HaberYazılım Emekçileri

Efsanesi patrona, cefası emekçiye!

Efsanesi patrona, cefası emekçiye!

Artık ülkemizde de beklenen “Black Friday” günü geldi. İşin pazarlama hileleri bir yana, bir de bugünlerin cefasını çeken emekçiler var. Yazılımcılar “kara günlerini” anlatıyor…

HABER MERKEZİ

27.11.2020
Black Friday (Kara Cuma) Türkiye’deki adlandırmalarıyla ‘Efsane Cuma’, ‘Şahane Cuma’ her yıl kasım ayında cafcaflı reklamlarla duyuruluyor. Bu sene pandemi dolayısıyla özellikle online satış sitelerinin her yerde insanların gözüne soktukları reklamlarla duyurdukları indirimler kasımın son haftasında başlıyor ama asıl olarak 27 Kasım’da patlama yapıyor. Çok ciddi satışlar yapılıyor bu dönemde fakat biliyoruz ki aslında indirimlerde ciddi bir aldatmaca var. Gerçek indirimler anlamına gelmese bile yaratılan hava dolayısıyla bu dönemlerde satışlar fazlaca artıyor.

Bu artışlar tabiki patronların cebine kâr olarak geri dönüyor. Yaptıkları birkaç reklam, göstermelik indirimler ve emekçilerin tepesine çöken yoğun çalışma baskısı ile elde ettikleri kazanç sebebiyle aslında bu dönem patronlar için şahane geçiyor.

Peki reklamlara yansımayan tarafta neler oluyor? Özellikle pandemi dolayısıyla artan online satışlar indirimle de birleşince online satışların görünmeyen tarafında çalışan onca emekçi bu yoğunluğu nasıl karşılıyor?

Yakın zamanda kuruluşunu ilan eden Birlik Sendikası indirim dönemlerinin görünmeyen tarafında asıl yükü taşıyanlardan yazılım emekçilerine çağrı yaptı “bir araya gelin, sendikalı olun, dayanışmamızı büyütelim” dedi. Bizde bu çağrının muhattabı yazılım emekçilerine Black Friday dönemini sorduk.

Öncelikli sizi tanıyalım. Nerede çalışıyorsunuz, ne kadar süre online satış firmalarında çalıştınız?
Emel: Merhaba, ben Emel. 3 yıl bir e-ticaret firmasında çeşitli departmanlarda çalıştım, şu anda farklı bir sektörde yazılım projelerinde çalışıyorum.

Aysel: Yaklaşık olarak 4 buçuk yıldır yazılımcı olarak çalışıyorum, yaklaşık bir yıla yakın bir süredir de bu alanda bilinen bir markanın bünyesinde iş hayatıma devam ediyorum.

Çağrı: Bir saat firmasında yaklaşık 3 senedir online satış kısmında çalışıyorum.

Bir süredir ülkemizde de Black Friday (Kara Cuma) indirimleri yapılıyor. Online satış son yıllarda zaten daha çok tercih edilen bir yöntem haline gelmişti, şimdi pandemi koşulları bu tercihi daha da artırdı. Siz ne düşünüyorsunuz Black Friday hakkında?
Emel: Black Friday kampanyası online satıştan başlayıp birçok sektöre yayılmış durumda. Firmaların kazancı için her yerde reklam görüp ihtiyacımız dışı tüketime zorlanmaktan bunalmış durumdayız. Kendim de bu işin arka planında çalışmış olduğum için indirimlerin büyük çoğunluğunun gerçek olmadığını biliyorum.

Aysel: Black Friday dönemi yani Kasım ayı olarak değerlendirdiğimde esasında bizde çok fazla sorun olmadı. Nisbeten rahatız, gece çalışması vs yaptığımız zamanlar oluyor, bu durumda bir önceki gece ne kadar çalıştıysak ertesi gün işe geç başlıyoruz. Benim sorun olarak nitelendirebileceğim kısım aslında bu dönemin öncesi olabilir; şöyle ki bu döneme hazırlanmak için normal hızımızın üzerinde takıma iş alındı. Bu da takımı mental anlamda ciddi anlamda etkiledi. İş yetiştirme kaygısı ile bazen ek mesai yapıldı.

Çağrı: Kendileri açısından kullandıkları harika bir pazarlama alanı oldu. Müşteriler artık alışverişleri bu döneme yakın zamanlarda ise erteleyip bu dönem içerisinde daha uyguna almaya çalışıyorlar. Tabiki etiket oynaması çok oluyor, maalesef aslında abartıldığı kadar indirimler olmuyor.

Black Friday Türkiye’de Efsane Cuma ya da Şahane Cuma olarak kullanılıyor. Her yerde özellikle büyük online satış sitelerinin ‘Efsane Cuma’ reklamları var. Black Friday süslü reklamlarda görünmeyen, arkada çalışanlar için ne ifade ediyor?
Emel: Black friday çalışanlar için öncesinde ve sonrasında tam bir eziyet oluyor. Yeterli personel, stok ve altyapı sağlanmadan kapasite üzerinde sipariş alınıyor. Ciro baskısıyla mantıksız kampanyalar yapılmaya zorlanıyor ve sonra çalışanlar bunun acısını çekiyor. Biz zaten çok yoğun şekilde çalışırken bu kampanyalar bize katlanılmaz mesailer, daha fazla baskı ve stres olarak yansıyor. Ofiste sabahlamak, iş tanımımızın dışında işler yapmak, çıkan teknik ve süreçsel problemleri anında çözmeye hazır bulunmak zorunda kalıyoruz. Karşılığında elimize hiçbir şey geçmemesi de cabası…

Aysel: Şunu belirtmem lazım; bu yoğun çalışmanın ne kadar karşılığını alıyoruz noktası tartışmaya açık. Yani evet kendimizden yeri geldiğinde ödün veriyoruz ama bunun karşılığı bizim için nedir? Fazla mesai yaparsak herhangi bir ücret almıyoruz. Black Friday sonrasında bize verilen bir günlük izin var. Yıllık aldığımız bir prim var, bu prim performans notu ile belirleniyor. Bu tarz ek çalışmalar tabi ki performans dahilinde değil ama bazen üzerinde çalıştığımız projeler ve bu projelerin akıbeti tabii ki belirleyici bir faktör. Black Friday sonrası dönemde de genel olarak bir rahatlık oluyor işlerde.

Çağrı: Kesinlikle çalışanlar için kara bir dönem. Uzun süren ve molasız mesai dönemleri bizi sağlık sorunlarına kadar sürüklüyor ve üstelik karşılığını da alabilirsen şanslısın.

Yakın zamanda kuruluşunu ilan eden Birlik Sendikası Black Friday dolayısıyla yazılımcılara çağrı yaptı. İndirim günlerinde fazla mesaiye maruz kalan bunun ücretini dahi alamayan yazılımcılar Birlik Sendikası’na üye olun dedi. Yazılımcılar için böyle bir örgütlenme çok yeni ve böyle çağrılar yapan da pek yok aslında. Bu sizin için ne ifade ediyor, çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Emel: Hepimiz aynı sorunları yaşıyorken bireysel olarak hakkımızı arayamıyoruz, arasak da mimleniyor ve mobbinge maruz kalıyoruz. Sesimizi tek başına çıkarmaya korkuyoruz çünkü işsizlik dışarıda bizi bekliyor. Dediğiniz gibi böyle bir bilinçle çağrı yapan kimse olmadı şu ana kadar, bu durumlar o kadar normalleştirilmiş ki, kimse yadırgamıyor bile. Bu dönemdeki çaresizlik hissi Birlik Sendikası’nın çağrısıyla biraz daha hafifledi. İstifa etmek ve yeni iş aramak, 2-3 yilda bir sürekli iş değiştirmek ve tekrardan hayal kırıklığına uğramak yerine işim elimdeyken haklarıma sahip çıkabilirim dedim ve üye oldum sendikaya. Kendimi daha güçlü hissettim.

Aysel: Genel anlamda güzel bir çıkış olduğunu düşünüyorum ve bununla birlikte aslında yazılım sektöründe alışılmadık bir şey. Bu sebeple insanlar ilk etapta biraz mesafeli durabilir. Benim fikrim insanların öncelikle doğru çalışma şekli nedir konusunda bilinçlenmesi gereği. Türkiye’de fazla mesai veya kendinden ödün vermek bu işin doğası gibi kabul görüyor. Öncelikle bunu yıkmak gerekir. Fazla mesai için birçok şirketin sözleşmesinde yer alan üst sınır eşiği var işveren şu kadar saate kadar ek ücret vermeden çalışanı çalıştırabilir. Bu bildiğim kadar hukuksuz olan ama herkesin kabul ettiği bir şey. Farkındalığın oluşması için bu konularda ciddi rahatsızlık yaşayan kimselerin sorunlarının açıkça konuşulabiliyor olması ve bu sorunların bir çıktıya bağlanması insanlar için cesaret verici olacaktır. Bir çok kişinin bakış açısı ve tutumunu değiştirecektir. Bu sebeple bu sendikayı iyi bir girişim olarak buluyorum.

Çağrı: Ben en baştan beri bu sektörün kesinlikle bir sendikası olması gerekli olduğunu savunuyorum ve bu tür kampanya süreçlerinde mesai ücretleri haktır ve bunlara sahip çıkılmalıdır. Birlik Sendikası da bunlara sahip çıktığı için ben de sendikalı oldum.

Facebooktwitterlinkedinmail