Özel Öğretim Kurumları Öğretmenleri İnsanca Yaşam ve Maaş Talebiyle İstanbul ve Ankara’da Buluştu
Birlik Sendikası Özel Okul Öğretmenleri Bürosu, Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği, Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği ortak çağrısıyla ve Öğretmenler Sendikası katılımı ile İstanbul ve Ankara’da ortak basın açıklaması gerçekleştirdik.
Hayat pahalılığı ve enflasyona karşı insanca yaşam ve maaş talebiyle bir araya geldiğimiz eylemde “Güvencesiz Gelecek İstemiyoruz!”, “Köle Değil, Eğitimciyiz!”, “Süreli Sözleşme İstemiyoruz!” sloganları atıldı.
İstanbul’da basın açıklamasını Birlik Sendikası üyesi Seden Cengiz okurken Ankara’da Ösöbder Genel Başkan Yardımcısı Volkan Dağlı okudu. Yapılan açıklamada “Ekonomik krizin bedeli gün geçtikçe ağırlaşırken özel sektörde çalışan tüm öğretmenlere sesleniyoruz; Sizleri, eğitime sadece ticari bir kâr aracı gözüyle bakan patronlara karşı bir araya gelmeye, dayanışmaya, hakkımız olanı almak için birlikte hareket etmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz!” denildi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde;
“Bizler özel okullarda, kurs- etüt merkezlerinde veya özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan ve her gün biraz daha yoksullaşan öğretmenleriz. Her yeni güne yeni zamlarla uyanıyoruz ama ücretlerimize bir türlü zam gelmiyor!
Bugün ülkemizde elektrikten doğalgaza, ev kiralarından gıda ürünlerine kadar her şeyin fiyatı 2021 yılına göre iki katına çıkmışken; biz özel sektör öğretmenleri hâlâ bir yıl öncesinin maaşlarıyla geçinmeye zorlanıyoruz. Bizlerin asgari ücretle ve hatta asgari ücretin de altında kalan maaşlarla çalışmamız isteniyor. Sayıları çok az da olsa; ülkemizde bazı kurumların öğretmen ücretlerinde iyileştirmeler yaptıklarını biliyoruz. Ancak çalıştığımız kurumların büyük çoğunluğu “bu şartlarda iyileştirme yapmanın mümkün olmadığını” ifade ediyorlar. Yüksek kârlar elde ederken öğretmenleri görmezden gelenler, şimdi zarar etme feryadıyla öğretmenlerden özveri bekliyorlar. Hatta bazı kurumlarda; asgari ücretteki artışı elden geri alma cüreti bile gösteriliyor.
Oysa biz artık temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geldik. Ev kiralarımızı, elektrik, doğalgaz faturalarımızı ödeyemediğimiz, evimizin mutfak masrafını kıstığımız ve neredeyse hepimizin kredi borçları altında ezildiğimiz görmezden geliniyor. Bizler öğretmeniz ve mesleki gelişimimiz için yapmamız gereken zorunlu giderlerimiz var. Ancak tüm bunlar bizler için artık birer lüks, bunlara zaten paramız yok.
Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler-emekçiler olarak; yoksulluk sınırının altında, insani olmayan koşullarda çalışarak, öğrencilerimize iyi bir eğitim vermeye çalışıyoruz.
Özel öğretim kurumları patronları kendileri söz konusu olduğunda yeni dönem öğrenci kayıt ücretlerinde %60’lara varan ücret artışını uygun görürken; öğretmelere yoksullaşmayı, geleceksizliği, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı dayatıyorlar.
GEÇİNEMİYORUZ!
Tüm bu gerçekler karşısında bizler; hayat pahalılığı ve enflasyona karşı insanca yaşam ve maaş talebiyle bugün buradayız. Çoğu öğretmen arkadaşımız hafta sonu olmasına rağmen çalışmaya mecbur bırakıldıkları için bugün ne yazık ki aramızda değiller. Bizler artık mesai saatleri dışında, karşılığı olmadan, tükeninceye kadar çalıştırılıp ertesi güne dinlenemeden başlamak istemiyoruz, mesleki onurumuzu istiyoruz. Bizler özel eğitim-öğretim kurumları öğretmenleri, eğitimcileri olarak mevcut durumu hayatımız pahasına idare etmeyi değil, hakkımız olanı istiyoruz. Sınıfın kapısını kapattığımızda ev kirasını, faturaları, mutfak masraflarını değil, sadece öğrencilerimizi düşünmek istiyoruz.
Velilerimize sesleniyoruz; haklı mücadelemize sizlerin de desteğini bekliyoruz. Çocuklarınızın iyi bir eğitim alabilmesi için öğretmenlerinin çalışma koşullarını sorgulayın!
2014 yılında yapılan kanun değişikliğiyle; o güne kadar devlet okullarındaki öğretmenlerle var olan maaş denkliğimiz yani, eşit işe eşit ücret hakkımız elimizden alındı. Yani son 7 yıldır maaşlarımız, patronların vicdanına terkedildi. Bunun sonucu olarak bugün ne yazık ki açlık sınırının altında maaşlarla çalıştırılan öğretmenler görüyoruz. Maaş denkliğimiz kişilerin vicdanına bırakılmamalı, sıkı denetimle korunan kanun ve yönetmelikle düzenlenerek güvenceye alınmalı, zorunlu taban ücret uygulaması derhal geri getirilmelidir!
Geçtiğimiz hafta pek çok zincir okulun öğretmenleri imza kampanyalarıyla seslerini duyurmaya, artık dayanılmaz hale gelen çalışma koşullarını kamuoyuyla paylaşmaya çalıştı. Buradan hepsini selamlıyoruz. İnsanca yaşayacağımız maaş talebimizi burada yineliyor, öğretmenlerin temsilcisi olan kurumlar olarak mücadelemize daha da kararlı devam edeceğimizi ilan ediyoruz. Öğretmenlerin sorunları görmezden gelinerek daha iyi bir eğitim sistemi inşa edilemez!
Ekonomik krizin bedeli gün geçtikçe ağırlaşırken özel sektörde çalışan tüm öğretmenlere sesleniyoruz;
Sizleri, eğitime sadece ticari bir kâr aracı gözüyle bakan patronlara karşı bir araya gelmeye, dayanışmaya, hakkımız olanı almak için birlikte hareket etmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz!”